16 Mart 2011 Çarşamba

uzaktan...

yazabilceğim çok şey vardı bi es verdim ve hepsi anlamını yitirdi... boşluk, gerçekten yazabilceğime inanmıştım halbuki... ona ne söyleyebilceğimi, ne diyebilceğimi, yarın bir yerde karşılaşırsak nasıl bir tepki verebilceğimi bilmiyorum.. ben onu bırakabilmek için ülke değiştirdim.. ya da ülke değiştirdiğim için onu bırakabilceğime inandım.. başka türlüsünde ilk tanıştığım zaman teenage aklımla ona söylediğim bir sonumuz olucaktı...

haberin gelmiyo hiç.. ne yapıyosun bilmiyorum... seni koruyan birileri var mı.. seven birileri...kendine dikkat ediyo musun...çok kahve içmiyosundur umarım..çok kilo verdiğini duymuştum, umarım kilo almışsındır yeniden, sağlığına hiç bir zaman önem veremedin zaten..sevdin mi başkalarını.. çok ama çok sevebilirsin başkalarını...mutlu olmanı çok istiyorum... özür dilerim... seni çok üzdüm...

kahve, sigara ikilemesi hala devam ediyor.. ama ilerliyorum...inanıyorum sonunda yapıcam bişeyler..psikoloji okuduğuma çok pişman oluyorum bazen.. veteriner falan olsaydım, ya da işletmeci... o zaman beni gene o zamanlar sevdiğin gibi severmiydin acaba? bazen kötü günlerim oluyo o zaman saklanabilceğim bir yer düşünüyorum, sen geliyosun aklıma...herşeye rağmen güvende hissettiğim tek yerdi göğsündeki çukur...doktora yapıcam...kendimden vazgeçmiyorum...korkma iyiyim...

daha çok anlatmak isterdim halbuki ama ne diyebilirim bilmiyorum...unutmadım...

önemli

Önemli günler vardır, unutmadığınız, yıllarca önemsediğiniz için, kafanızın bir kenarına yazılıdır onlar, ya da ajandanızda, doğum günü gibidirler ama değildirlerde.. hayatınızın değiştiği gündür bazısı, açısı belli değildir. İleri de o gün hep mutluluğunuzu andığınız, mutluluğunuzu neden kaybettiğinizi andığınız gün ya da yıllar içerisinde başka günler tarafından alt edilebilcek bir gün haline gelebilir.

Arkasından bakmak, cızlatmak kalbi kolaydır...şu an la o anı karşılaştırman yeterlidir. Şu an yerlerde sürünmeye o kadar müsaittir ki, o an gözünde çok büyür...İleride ki alt edebilcek günleri düşünmez insan zaten, şu ana kadar seni sen yapan anlardır ya önemli olanlar sırayla
Doğduğun gün diye başlarsın araya ilk öptüğüm çocuk(unutuldu), ilk sevgilim(unutuldu), ilk aşkım(zor), arkadaşlarınla geçirdiğin muhteşem bir hatıra( bazıları unutulmaz ki hele önemli kavramını herşey önemlidir diye algılayıp sürekli kayda alıyosan, 2000 ajandamı çıkartır gösteririm o derece), evlenme teklifi aldığım gün, evlendiğim gün, ilk çocuğumun doğduğu gün vs vs... diye gider ve aslında özünde klişe olan doğduğun ve öldüğün aradaki boşlukları nasıl doldurduğunun önemi önemli kalır.

Önemli ya bizi biz yapan diğerlerinden ayıran,hayatımıza girip çıkan milyonlarca insanın etkileşimi, pozitif ve ya negatif ilerleme de değil ortada bir ilerleme var en nihayetinde... zamanın ne kadar çabuk ilerlediğinden bahsediyoruz benim yaşımdakilerle, ben biraz insan iletişiminin fazla olmasına, yaş itibariyle sosyal, akademik, kariyer, uyku vs zamanın bize yetmeyişine ve allahım bu ne insan silsilesi diyişime bağlıyorum... gerçekten insanın kaçabilmesi çok zor.. bireyselliğime bürünebilmem için telefonumu kapamam, internete girmemem, televizyon izlememem, kapanmam gerekiyor. Eskiden böyle değildi, bu kadar birbirimize aç değildik.. ya da bu uzakta olmakla alakalı...

Buraya gelmek için çok şeyden vazgeçtim, ya da bıraktım diyelim..önem dereceleri hep "alarmaaaa" şeklinde olan şeylerdi...paylaşamadığım şeylerdi, kendimi feda ettiğim şeylerdi ve buraya gelirken bütün o en önemli saydığım şeyleri, insanları, davranışları arkamda bıraktım tabiri caizse yoksaydım. Kurtuluş bir kaçıştı belki de.. eğer fazla gazla yola çıksaydım gerçekten toslardım. Çok zarar görmüştüm, ya da gördüğümü düşünüyordum, şimdi 1 sene 6 ay sonra geldiğim yere bakınca bundan 2, 2.5 sene önce asla yapabilceğime inanamadığım şeyleri yapabiliyorum...masallara inancım hala bitmedi.. mitleşmiş hikayelere, başarı öykülerine, romantik komedilere ilk görüşte aşka inandığım kadar çok inanıyorum... arkamda bıraktığım insanlara o kadar çok inanıyorum ki bensiz hepsinin başarı hikayelerini duyuyorum, mutlular mı bilmiyorum, mutlu olsunlar istiyorum...çok mu alturistik bir insan tablosu bu bilmiyorum ama 5 sene sonrasını hayal ederek yaşadım yıllarca ve o insanların benimle mutlu olamayacaklarına, benim onlarla mutlu olamayacağıma inandım.. hepimiz birbirimizi o kadar çok sevdik ki birbirimize engel olduk..