17 Mayıs 2011 Salı

kadının olayım ama önce bi ....



Hayatının büyük bir kısmını yoluna sokan insanlar ne yaparlar... kendilerini eleştirmeye başlarlar... veyahut benim konumum daki biri ne yapar?! yapması gereken şeyleri yapmamak için elinden geleni yapar! O da değil aslında... 8 aylık bir iş arama süreci sonrasında doktoraya başlayan şu bünyem şu an geçtiği 1 sene 9 ayı inceleme altına aldı...

Araştırmacı ruhumun derinliklerinde yatan o gerçekçi, araştırmacı gazeteci ruhlu bir yandan da kendi kendine iyi polis, kötü polis, delikanlı ile punk gençlik arasında kalan karman çorman bir yaratık diyelim... analiz etmeden duramıyorum.. çok öznel belki ya da çok yanlış... bilmiyorum.. kendimi durduramıyorum... amma velakin...

1 sene 9 ay sonra....


eğer zamanında yapılan hatalar yapılmasaydı şu an burda olmaz, çok farklı bir hayat yaşayıp çok farklı bir şekilde mutlu olmaya çalışıcaktım.. insanın seçimlerinin ve davranışlarının yarattığı olasılık zincirlerinin sonuçları ne kadar ilginç ve büyüleyici... pişman olduğumuz şeylerin şu an bulunduğumuz noktaya etkileri ne kadar açık ve net...
O hatalar sayesinde şu an benim yaşadığım ve yaşayacağım ülke, doğduğum yer olma olasılığını yitirebilir...aidiyet duygusunun değişimi çok farklı birşey... bundan 1 sene 9 ay önce ait olduğum bir ülke değil bir adam vardı... şu an ait olduğum bir şehir var.. ve belki ileri de bir ülke de olur..

bir erkek ve bir dişi paylaşınca hayatı o insanın duyguları, davranışları, kokusu, fiziği diğer insana ait oluyormuş... Sahip olmak böyleymiş...İlişki bitince bedenler duyguyu nereye koyacağını şaşırıp kese kağıtlarına doldurup atmaya başladığında bünyeden ait olduğun yer odan, şehrin, sosyal ortamın ve belki de iş yerinde masanın hemen yanındaki o tek anahtarın açtığı o çekmeceye aktarılıyormuş... bedensiz kalmış bir bünyenin gölgesinin sürekli sarhoş takılması gibi birşey belki de.. metafora boğdum kendimi... yokluğunu hissetiğin bir bütünlük sadece..."what if.." diye başlayan soru cümleciklerinin kesinlikle ah keşke diye sonlandırılmaması gerektiği bir durum...

Bu nedenle napıyor insan... vampir dizi ve filmlerine o kadar maruz kalıyor ki ister istemez.. bir vampir hayatı yaşamaya adıyor kendini..(metaforu alalım, bünyemiz etrafında gezdirdikten sonra okumamazlıktan gelelim) Ama işin aslı şu, bilmeyenlere spoiler vereyim...vampirler de aslında duyguları fazla hissettikleri gibi bunları kapatıp sadece kana susamış hayvanlara dönüşebiliyorlar.. çünkü darvin amcamız ne demiş survival of the fittest!!!





Sorun teşkil etmeyen bişeyi düzeltmemeli bir insan, ya da onu sorunsallaştırıp değiştirmeye çalışmamalı... bu bazıları için oldukça zor bir kavram olmalı ki, osuruğu alıp ipe dizip bak ben ne yaptım diye gezinebilirler ortalıkta... sorun yaratmayı kendime has bir nitelik bilip bunu benimsemeyi de çok severim... şu an ki sorunum, sorunu kendime ifade ederken bile çelişebilir hale gelmem...çünkü ortada öyle bir sorun yok...insan dediğin çok riyakar bir hayvan...

Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder