12 Haziran 2011 Pazar
Zoraki kayıplar
Sevginin ne zaman insanlara zarar vermeye başladığını bilmiyorum... birbirini çok seven iki insan neden birbirilerine muhtaç duruma düşerler... birbirilerine zarar vermeye ve o zamana kadar olan bütün güzellikleri unuturlar...
Bunlar hayatın zorlukları değil aslında daha kötüleri var.. ölümler var, özgürlüğünü kısıtlayacak elinden sevdiğin şeyleri alacak iktidarlar var...toplumun zorlukları var.. her gün işe gidecek ve gelicek faturaları ödeyecek, çocukları okutacak, hastalıklarla, kazalarla baş edicek ama günün sonunda şükredicek çok şey var ve aslında bunun en büyüğü günün sonunda yanında seni seven kişiyle uyanıcak olman olucak...
Birbirine aşık iki insan... birbirilerinin aşkına ne zaman muhtaç olurlar?
Çoğu insanın ergenlerden beklediği davranışları yetişkin, çoluklu çocuklu yetişkinlerde görmek bazen insanı hayrete düşürse de.. her seferinde oha lan böyle bir sevgi var mı diye şaşırmadan edemiyorum... filmleri çekildi bunların.. romantik komedi falan da değil ha.. ağır dramatik aşklar.. sonunda ana karakterlerin kişiliklerinin çöktüğü, sevgiyi nasıl aldıklarını bilemedikleri hatta birbirilerini ölüme sürükledikleri.. iletişim kuramadıkları, etraflarındaki insanlara zarar verdikleri ağır aşklar bunlar...
30 sene geçer 2 tane dünya tatlısı çocukları vardır bu birbirine aşık iki insanın... çocuklar büyümüştür bunca aşk dolayısla olan zorluklara rağmen... aşkları yıllar içerisinde ekonomik zorluklarla, psikolojik rahatsızlıklarla, yalnızlıklarla savaşmıştır... ölümler, kavgalar, dramlar.. hepsine rağmen bu iki aşık direnmişlerdir...bu nokta da herkes lan gerçekten var böyle aşk diye içinden geçirip, jenerik geçerken göz yaşlarına engel olamayıp.. filmin soundtracklarini indirip çılgıncasına o muhteşem aşkın hayalini kurarlar...
Peki o dünya tatlısı çocuklara ne oldu sorusu gerçekten izleyicinin aklının ucundan geçmez, ya da çocuklara üzülünür sadece 30 saniye falan...Çünkü kendini o karakterlerin bir yerlerinden girip kuyruk sokumunun bir dokusu olan izleyicimiz der ki " bana yazık..asıl ben bunu haketmiyorum!" ve akıllarda filmden bir replik kalır " ben bugün hayatımın aşkını kaybediyorum anlıyor musun beni?"
Oracıkta ana karakteri boğasım öldüresim, yerden yere vurasım geliyor ki onun realitesi ile benim realitem farklı olduğundan içimden sadece ve sadece şunlar geçiyor... 30 senedir hayatımın aşkı dediğin adamla yatıp kalkıyorsun, 3o senedir o adamın kokusunu duyabiliyorsun, 30 senelik aşkından yanında 2 tane çocuk meydana gelmiş, hayattasın, evin barkın var, çocukların sana muhtaç değil, daha ne istiyosun be kadın!!!! git kendine bir uğraş bul! ya bi git spora başla, git resim yap, git ütü yap, bu ne lan!
Ziyadesiyle ben bu insanlardan utanç duyuyorum... bunun bir film trajedisi olmadığı, it is a true story olduğu varsayılırsa da... o çocukların yaşadıklarının onları daha güçlü kılacağına inanıyorum... belki başettiklerini çok büyük sanıcaklar yıllarca, ya da baş edemedikleri en başından beri onların olmayan problemi yüklenicekler... merak etmeyin... güçlü çocuklar oldukları için bir şekilde kurtulurlar...
Bir diğer yakarışım da kıymayın lan o çocuklara!!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder