
bugün çok mühim birşey oldu... insanlar bilmem kaç tane partinin arasından hangisinin ideolojisinin onlara daha yatkın olduğuna, hangisinin daha demokratik, daha insancıl, daha iyi bir gelecek sağlayacağına karar verdi... sözde...
biraz futbol gibi ya da çok iyi bir restaurant ın menüsünden yemek seçmeye benziyor.. hangi yemek midemi bozmayacak.. hangisi azımda öyle bir tad bırakıcak ki gene o yemeği isteyeceğim... ya da o yemeği ben karşılayabilcek miyim? yanında su mu içeceğim ya da kola, ayran yok yok bir kadeh şarap, bir bardak bira ile şenleneceğim..
Bir çok insan diğerlerini cahil, gerizekalı, kayıtsız, bilgisiz diye yargıladı.. biz kimiz ki onu bunu yargılıyoruz...
Düşünüp duruyorum... bağımsız adaylar bulundukları bölgelerde isim yapabilme şansına sahip insanlar, kesimleri tanıma, tanıtma, amcaoğlu, yenge diye giden ondan bundan duyulan güvenle gittiğin mahallenin güvenilir kahvehanesi onlar... güvenilir adaylar...
kimseyi seçiminden dolayı küçümsememek lazım..
Bunların dışında gerçekten de genel resme baktığımda insanların seçme haklarının seçeceği şeyin gerçekten ne olduğunu bilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum.. o adam daha yüksek ses tonuyla konuşuyor, sürekli televizyonda, tanıdık bir yüz diye oy vermiş olanlar olabilir... Generasyonların beklentisi farklı olabilir... ekmeğin nerden geldiği olabilir...
gerçekten bir seçim yapılabildiği konusunda süphelerim var...çoktan seçmeli sınavlarda bile 4 farklı sonuç vardır insanların kafasını olabildiğince doğru cevaba yönlendirirsin... bilmiyorum seçim haritasını gördükçe insanların seçme nedenleri neler acaba diye düşünüyorum.. yaptıkları seçimlere iten şeyler ne? neden olmadan sonuç anlamsız geliyor... benim populasyonum hayal kırıklılığına uğramışken diğer populasyonlar neden halay tepiyor? bölünme nerden geliyor? Irkçılığın yakınından geçmemesi gereken bir toplum da belirli topluluklara kötülük nerden geliyor?
sosyal psikolojinin neresinde seçim yaparkenki nedensellik inceleniyor? hangi topluma hitap ediyor? cehalet diye adlandırdığımız yargıya nerden varıyoruz?
Sanki daha çok zorla birilerine seç demişiz gibi geliyor. bu a ile b ile c ile hiç alakalı değil hatta ve hatta ideolojilerin yakınından bile geçmiyor... a, b ve c arasındaki fark beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray arasındaki farkla aynı değerde... snra beşiktaşlıyken galatasaraylı olana fenerliyken yurdum takımını da destekleyene kızıyoruz.. 12 senedir kupa alan bir takımdan bahsederken tabi ki insanlar kazanan takımı tutmak isteyecektir her ne kdar gönüllerde karabükspor u destekleselerde... ama işte bilmediğimiz bir şey var karabükspor kimin kardeş takımı? eğer karabükspor daha büyük bir takıma oynasaydı kime oynardı? beşiktaş? Fenerbahçe? Galatasaray? o zaman bilseydi bu insanlar kupa alan takımdansa karabük ü destekleyen takıma oynamaz mıydı?
vallahi billahi bilemedim... sosyal psikolog olsam bi sonraki seçimlere kadar seçenin seçim sürecindeki nedenselliğini bunu duygusal mı rasyonel mi yaptığını araştırırdım.
Seçimlerden önce muhtarlıkların seçmene kitapçıklar dağıtmasının öneminin altını çiziyorum. Bu kitapçıklar daha büyük bir resmi temsil ediyor... öğrenmeyi, öğrendiklerinden ders çıkartmayı ve benim bu beyin fırtınasını bırakıp asıl yapmam gereken doktorama geri dönüş sinyallerimi... saat 02:46 1300 kelime yazdım ama hiç bişey ifade etmiyolar...
insan sadece kendi kendini hayal kırıklılığına uğratabiliyor ve kendinden özür dilemesinin hiç bir anlamı yok...